Hafızai Beşer (3) İhsan Develi, Kaptan Memiş, Nihat Köklü, Osman Bozdağ, Şeref Akgerdan, Zeki Dinçer, Ayhan Ozulu

Hafıza-î Beşer   (3)

İHSAN DEVELİ

Diyebilirim ki Çok köklü bir aile olan Develi ailesinin son dönem medarı iftiharı olan bir kişilik… Sadece Develi ailesinin değil Bayburt’umuzun da her yönüyle iftihar ile anlatacağı insani meziyetlerin cem olduğu güzel bir Bayburtlu.  


İhsan Develi, Bayburt’un has evlatlarından biridir. Dostlukları, vefası, yaşantısı, ticari ahlakı, vakarı ve duruşu ile nüktedanlığı ve şakacı kişiliği  dillere pelesenk olmuştur.  Bayburt’taki dükkanına gelen aşina tiplere yaptığı şakalar hala konuşulur;  kibrit isteyen müşteriye karşıdaki Yıldız fırınını gösterir veya kara sakız isteyeni Sezgin ağabeyin eczaneye yönlendirirdi. Bildiğimiz kadarı ile bu huyunu mısır çarşısında da devam ettirmektedir. Tütsü isteyen sosyetik bayanlara baklava dilimi yaptığı ve itina ile poşetlediği ve Bayburt’tan ithal tezekleri sattığı bilinmekte, söylenmektedir (!).



Yıllarca Bayburt’ta esnaflık, spor ve kültürel derneklerde idarecilik yapmıştır. Lafazan diyebileceğimiz ve aynı zamanda otantik Bayburt ağzı ile konuşan, temsil kabiliyeti olan, nüktedan ve hanedan, hayır ve hasenatı seven ve en önemlisi de tam bir vefa abidesi bir kardeşimiz hemşehrimizdir. Hasta ziyareti, cenaze ve düğünlerde her zaman hazır ve nazır bir yapısı vardır. Organize olmayı, planlı ve programlı yaşamayı sever. Hülasa İhsan ağabeyimizi anlatırken, kaliteli bir Bayburtluyu anlatmaya çalışıyorum vesselam.

Şu an İstanbul Mısır Çarşısında ticaret yapmaktadır. Müdavimleri vardır. Sevilir ve sayılır. Müdavimleri arasında Hamit Gürbüz abimiz,  Hükmü Pekmezci başkanımız, Temel Çiftçi bey, Kemal Köprücü bey ve Canan Ergül Hocamız benim bildiklerim… Ahir ömründe daha nice güzel yıllara değerli hemşerim İhsan beğ.

NİHAT KÖKLÜ

Adam gibi adam tabirine uygun kişiliğe sahip Nihat Köklü başkanımız, ‘Son Osmanlı’dan murat edilen ne ise, benimde o anlamda ‘Son Bayburtlu’ diye nitelediğim, kıymetli bir büyüğümüzdür.

Köklü bir aileye mensup, soyadı ile müsemma; çelebi, vakarlı, temsil kabiliyeti olan, şık giyimli; güler yüzlü, hoşgörülü, hanedan, ifade ve hitabeti olan değerli bir Bayburt beyefendisinden bahsediyoruz.

Nihat başkanın en belirgin özelliği, zengin-fakir, partili-partisiz, önyargıdan uzak, herkesi seven ve bağrına basan bir kişilik sahibi olmasıdır. Bir dönem ve ülkenin siyasetten en gergin günlerine denk gelen yıllarında Belediye başkanlığı yapmıştır (1973-1977). İncelendiğinde görülecektir ki onun şehreminliği dönemi ve sonrası ülke kan revan içinde iken, nevi şahsına münhasır kişiliğinin tezahürü olan yönetim kabiliyeti sayesinde Bayburt’umuzda kimsenin burnu kanamamıştır. Bu konuda yukarıda saydığımız ve Bayburt’taki konumu itibariyle değerli büyüğümüzün gayretleri yadsınamaz diye düşünüyorum. Ülke genelinde ısınan zeminin Bayburt’umuzda pas geçmesi hususunda gayreti olduğunu o günleri yaşayanlar teslim eder kanaatindeyim.

Baba dostumuzdu. Mütevazı bir kişiliği vardı. Geçtiğimiz günlerde vefat etti, Allah rahmet, mağfiret ve merhamet etsin.

ZEKİ DİNCER

Zeki Ağabeyimiz bir eğitimcidir. Güzel giyimli, güler yüzlü, bakımlı, naif ve nazik, beyefendi, çok şık, ölçülü, insan ilişkilerinde gayet tutarlı, daima İstanbul Türkçesiyle konuşan  ifade ve temsil kabiliyeti oldukça gelişmiş kültürlü bir Bayburtludur. 

Diyebilirim ki, Ülke çapında virtüöz sayılabilecek bir bağlama üstadı idi. İyi bir müzisyendi kısaca. En belirgin özelliği çok mütevazı idi… Her Bayburtlu gibi… Utangaç sayılabilirdi.  Yıllarca Bayburt kültürüne hizmet etmiştir.

Bayburt’ta uzun yıllar öğretmenlik yaptıktan sonra Kocaeli’ne yerleşmiş, yıllarca da asıl konumu olan halk eğitimci olarak ülkeye hizmet etmiştir. Gölcük Halk Eğitim Müdürü iken 1999 da vaki Gölcük depreminde en verimli döneminde aramızdan ayrılmıştır. Mekânı cennet olsun.

ŞEREF AKGERDAN

Şeref ağabeyimiz adı ile müsemma bir büyüğümüzdür. Halk eğitimcidir, öğretmendir. Çok demokrat olduğunu, ondan daha fazla Bayburt milliyetçisi olamayacağını, her fırsatta Bayburt ve Bayburt’a has değerleri yaşadıkça yaşatacağını büyük bir zevkle ve iştiyakla anlatması ile meşhurdur.  Çok heyecanlı bir yapısı vardır. Sesli ve ciddi konuşmaya gayret eder… Konuşmalarında bir ahenk vardır fakat dediğimiz gibi bazen insicamını kaybeder.

Beraber çalışma şerefine erdiğim için mutluyum… Şeref ağabeyimiz dediğimiz gibi, Bayburt değerlerinin tümünü özünde toplamış bir büyüğümüzdür. Güzel ve şık giyinir, temsil yeteneği olup, tevazu sahibi, hoşgörülü ve güler yüzlüdür. Bir anımızı anlatmak isterim; vaktiyle  ben Kaymakamlıkta Tahrirat Kâtibiyim… O da Halk Eğitim Müdürü… Yıl 1986 Şubat  “Nefret Köprüsü” adlı ermeni mezalimi konulu oyunu kurtuluş gününe  hazırlıyoruz… Akşamları arada bir provaları izliyor, fakat sahne sahne çalıştığımız için oyunu anlamak zor. Yine bir provadan sonra: “Vola Faruk ben bir şey anlamadım gene, bilmirem ama sen beni  ya vezir edeceksin ya da rezil edeceksin, ama hadi hayırlısı”…  

Oyunu sahneledikten sonra sahne arkasına geldi ve Faruk gel seni bir öpeyim demesi hala kulaklarımdadır. Merhametli ve çok duygusaldır.  İki yıl Halk Eğitim de beraber çalıştık, iyi bir idarecidir… Mesleğine müdrik ve çalışkan olduğunu söyleyebilirim. Bayburt’tan biraz kırık ayrılmış olup, İstanbul Bakırköy de bir müddet öğretmenlik yaptıktan sonra emekli olduğunu biliyoruz… 

Ahir ömründe sağlık ve sıhhat dileğimle saygıdeğer büyüğüm.

OSMAN BOZDAĞ

Osman ağabeyimizde Halk Eğitimci olup, öğretmen kökenli 1980 de kısa bir dönem İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü de yapmıştır. Koyu bir Galatasaraylıdır. Şeref Akgerdan’dan sonra  Halk Eğitim Müdürlüğüne atanmış ve bu görevini vefatına  kadar sürdürmüştür… 

Temsil kabiliyeti olan, güzel giyimli, ciddi, vakur, hayatı dolu dolu yaşamayı bilen, Bayburt değerlerine müdrik, hep genç kalmaya gayret eden, iyi bir aile reisi, iyi idareci ve vefalı bir arkadaşlığı olan güzel bir insandı.

Genç ve en verimli olabileceği bir yaşta kaybettiğimiz Osman ağabeyi; Bayburt’ta tanınan ve sevilen bir kişiliktir… Vefalıydı...  Değerli büyümüze Allah’tan rahmet diliyorum.

AYHAN OZULU

Ayhan ağabeyimiz, Bayburt’umuzun köklü ailelerinden Antika ailesine mensup, yıllarca Almanya da çalışıp emekli olduktan sonra bütün birikimini Bayburt’a getirmiş ve vefatına kadar Bayburt’ta yaşamıştır… 

Nüktedan, espritüel, hayatı seven, iyi niyetli, biraz komik, alçakgönüllü,  sevilen sayılan ve her çevreden arkadaş edinebilecek karakterde, sağlık ve sıhhat konularında pek prensip sahibi olmayan, muhabbet ve arkadaş canlısı birisiydi.  

Kendisiyle  bir çok anımız ve  hikâyemiz vardır. Özellikle Varijna’lı (Mutlu Köyü) Sıtkı ağabeyi ile olan arkadaşlılıkları ve diyalogları meşhurdur. Geçtiğimiz yıllarda rahmetli olmuştur. Allah rahmet etsin.

DURBABA MEMİŞ

Durbaba Memiş bey aslen  Ağören (ağveren) köyünden olup, Tekirdağ da yaşayan  Bayburt’u ve Bayburtluyu diyar-ı gurbette (ziyadesiyle) temsil eden, çok büyük işlere imza atan, mamafih halen ilk günkü heyecanı ile “mala” sını elinden bırakmayan çok değerli bir hemşerimizdir. 

Alçakgönüllü, vakar sahibi, mütevazı, hanedan, çelebi, görgülü temiz giyinen, az konuşan ve yerinde tespitler yapabilen; feraset sahibidir.  

Tekirdağ da ismi olan yüz ak’ı diyebileceğimiz, prensip sahibi fakat oldukça da hoşgörülü, özel hayatında bir Bayburt beyefendisi nasıl yaşarsa öyle yaşayan hemşeri canlısı ve insan sevgisi ile dolu iftihar vesilesi bir gururumuzdur.  İnşaat ve taahhüt işleri ile iştigal eden bu hemşeri benim gurbette tanıdığım en özel kişilerdendir. Gözü toktur. Dürüsttür ve veren el’dir.

Öne çıkan  tarafı veya huy’u;  vefa’lı, hoşgörülü,  merhametli ve yardımsever olması. Aile yaşantısı itibariyle aynen çekirdek Bayburt lu aile yapısını yansıtır. Tekirdağ ve Trakya  da tüm aristokrat ve bürokratlar arasında müstesna bir yeri ve ağırlığı olduğunu biliyoruz, temsil yeteneği en üst düzeydedir.

Siyaseti yoktur, varsa da siyaset üstü,  insanları zengin ve fakir ayrımı yapmadan herkesi kucaklayan bir siyaset… eğer buna siyaset denirse.  Tekirdağ da ikamet. Sayın hemşerimize ahir hayatında sağlık, sıhhat ve afiyetler temenni ederim.

AHMET KÜÇÜK ( Nam-ı diğer Kaptan Memiş)

Memiş Kaptan
Bizimkuşağın en önemli ve renkli figürlerinden. Özel, renkli ve önemli  bir Bayburtlu.  Bayburt'umuzun nev’i şahsına münhasır renkli kişilerinden biri olan Kaptan Memiş; özde ve sözde de tam bir Bayburtludur. Denilebilir ki kendisi Bayburt’un gelmiş geçmiş en önemli futbolcularındandır. Fakat o bu özelliğini fazla önemsememiş ekmeğini futboldan kazanma çabası içerisine girmemiştir.

O kadarki 1973 yılında gezmek için gittiği İstanbul’da  çok sevdiği Galatasaray ın antrenman yaptığı sahada kısa bir futbol resitali yapmış ve dönemin teknik direktörü (muhtemelen Brian Brich)’in : "gel bizde oyna" teklifini,  "ben Bayburt dışında yaşayamam" diyerek reddetmiştir.

Reddetti de hoş bir şey mi yaptı,  hayır? Bilenler bilir ki kabul etseydi şu an  Türk futbol literatüründe Bayburtlu Kaptan Memiş olacaktı… büyük bir kayıp bence (Bu olayın canlı şahidi Ressam Salih Cengiz’dir). Bayburt sporun en iyi zamanlarında yıllarca kaptan olarak başarıyla top koşturmuş ve efsane KAPTAN olarak anılmış ve halende anılmaktadır. 

Son derece çalışkan, ekmek parası için her türlü işi yapmaktan gocunmayan, gönlü pırıl pırıl, naif, şakacı, kızdırılmaya müsait fanatik bir Galatasaray taraftarıdır.Heyecanlı bir kişiliğe sahiptir,Bayburt kültürüne ve şivesine son derecede hakim, kızdırıldığı zaman hararetli ve küfürlü konuşsa da kimse alınmaz, saygınlığından bir şey kaybetmez.

2000 yılında önce annesini ardından ablasını ve eşini kaybetmesine rağmen güçlü ve kavi  kişiliği sayesinde acılara göğüs gererek iki oğluna hem annelik hem babalık yapıp onları en iyi şekilde yetiştirmiştir.  Allah ömrünü uzun eylesin. Kaptan nice yıllara.

*** 
Burada bir parantez açmak gerekiyor… Değerli okuyucular; Bayburt gerçekten insan kaynakları bakımından çok zengin ve mümbittir. Gerçi son dönemler de yukarıda yazıla gelen kabiliyetli insanları yetiştirmiyoruz ama bu; artık böyle kabiliyetlerin yetişmeyeceği anlamına da gelmez. Bu kabiliyetler kalkıp gördükleri örf, anane ve terbiyelerini hayatlarına taşıdılar. Çok üstün bir çaba sarf etmediler… Evet… Sadece ve sadece  kalkıp gördüklerini yaşadılar o kadar.

O zaman evlatlarımızın bu büyükleri gibi olmalarını istiyorsak biz de bu değerli insanların yaptığı gibi kalkıp gördüğümüz ailevi, ananevi ve çevresel değerlere yatkın ve eğimli yaşamalıyız. Göreceğiz ki yetişen evlat ve nesiller tıpkı büyükleri gibi değerler manzumesi destanlar  yazacaklardır. Dünya malı dünyaya ait arkadaşlar… 

O zaman mal ve mülk kazanmak için tükendiğimiz şu hayatta; biraz da insan ve hayırlı evlat kazanmak için çaba göstermeliyiz. Derler ki asıl zenginlik evlat zenginliğidir. Hayırlı evlat!
***
Haftaya görüşmek ümidi ile hoşcakalın…

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hafıza-ı Beşer (25) Kurban Yazoğlu, Kurban Yılmaz, Ali Kemal Kumkumoğlu,İsmet Çakal

Hafızai Beşer (11) Naci Memiş, Bünyamin Kutluer, Metin Sezer, Erdoğan Kadakal, Cahit Altay

Hafızai Beşer (8) Oflu Osman, Asım Hancı, Prof. Dr. Semra Kahraman, Salih Cengiz, Nizam Sayın, Muhsin Bayburtlu,