Hafızai Beşer (11) Naci Memiş, Bünyamin Kutluer, Metin Sezer, Erdoğan Kadakal, Cahit Altay
NACİ
MEMİŞ
Naci
Memiş bey, ‘necip milletine’ hizmet ve telaşesi
içinde geçen yıllarıyla onun daha kıvamında, kemalatının
zirvesinde bir insan olmasına vesile olmuştur.
Kültürlü,
okuyan ve araştıran, kendini yenileyen, şık ve temiz giyinmeyi
kendine şiar edinen, özellikle tadına doyum olmayan hitabet ve
hamaset erbabı... nüktedandır, içsel ve deruni bir edası vardır.
Özellikle
feraseti ve bilgeliği ön planda olan bir kişilik olduğunu burada
belirtmeliyim.
Bizim
12 Eylül evveli Ülkü Ocağı Başkanımız ve asker arkadaşımız,
yani tasada ve neşede birliktelik yaşadığımız iftihar vesilesi
bir kadim dost.
Gerçek
bir vatansever olduğunu söylemeye gerek yok. Şuurlu, nezaketi ve
zarafetiyle göz dolduran; harikulade hitabeti ve temsil olgusunun
harmanlandığı özel bir insan olan Naci başkanın çoğu kez
konuşmalarında; bir çok kişinin adeta iki gözü iki çeşme
ağladığını görebilir, buna ilaveten bu müthiş duygusal
iklimin sahasında bulunanların, kurşun sessizliğinde huşu ile
hatipi dinlediğini müşahede edersiniz...
İsteseydi,
daha siyasete ilk başladığı yıllarda; şu an memleketimizin
siyaset baronlarından birinden almış olduğu yüksek miktardaki
parasal ve maddî tekliflere evet der, çok daha farklı ve düzeyli
bir maddi yaşam sürebilirdi. Ama o, asla böyle süflî-kirli
tekliflere rağbet ve itibar etmemiş, deyim yerinde ise,
giyindiği deli gömleğini bütün maddi
olgulara tercih etme basiretini göstermiştir.
Evet, aynen; Naci başkana özellikle ilk milletvekilliği adaylığı aşamasında şu an memlektemizin önde gelen bir siyasisi tarafından hayli ve hatırı sayılır maddi teklif yapmıştı ve layık olduğu cevabı ziyadesiyle Naci başkan vermişti... bu olaya birebir değilse de ikinci elden şahidim, bilenler de bilir.
Sadece
o teklifler değil mevkii ve makam ile ikbâl vaadleri yapanlar da
olmuştur ve her zaman olduğu gibi bu güzel kardeşimiz elinin
tersi ile itmesini bilmiştir.
Şu
an İstanbul da ikamet bu değerimiz, araştırmacı yazar olarak ve
bildiğim kadarıyla mütevazı bir ticari faaliyet ile hayatına
devam etmektedir.
Ulusal
yayın yapan TV ve diğer medya organlarının vazgeçilmez
konuğudur. Özellikle tamamen kişisel kazanımları olan İslami ve
milli birikimleri ile insanları irşad edebilmektedir. Dediğimiz
gibi "nev'i şahsına münhasır" yaftasını
tam manası ile hakeden bir değerdir. Naci başkanımıza ahir
ömründe sağlık, sıhhat, afiyet ve huzur diliyorum.
Kişisel
olarak böyle avantajlara sahip olan birisinin sade ve gösterişsiz
bir hayatı tercih etmesi manidardır.
BÜNYAMİN KUTLUER
İşte
gerçek bir Bayburt aşinası. Gerçek bir memleket sevdalısı ve
hemşeri canlısı bir insan. Memleketimizin köklü bir ailesine
mensup, hakikaten cismi gibi yiğit bir hemşerimiz.
Milli
ve manevi meselelerde oldukça hassas, kıvamında bir milliyetçi
arkadaşımızdır. Sakin ve heyecansız bir görüntü çizmesine
rağmen içinde yüzlerce volkan patladığını yakınen biliyoruz.
Bini bey, gerçekten almış olduğu lokal terbiyeyi ziyadesiyle
temsil eden birisidir. Benim zaviyemden unutulmaz bir dost olup,
tanıdığım bütün arkadaşları tarafından sitayiş ile yad
edilen değerli bir insandır.
Şu
an Antalya da ikamet bu güzel hemşeriye, dostumuza ahir ömründe
sğlık, sıhhat, huzur ve afiyetler diliyorum.
En
belirgin özelliği ahde olan vefalı duruşudur. Sevdiği ve
benimsediği, tanıdığı, komşuluk ve arkadaşlığı olan
insanların düğün cemiyeti, kederi olduğunda bu insanlar isterse
onbin kilometre ötede olsun üşenmeden gider ve vazifesini ifa
eder.İşte bu tip insan figürü vefalı, kadir kıymet erbabı
değil de nedir?
Arkadaşları
arasında özel bir yeri olduğunu bildiğimiz Bini (arkadaşları
arasında "Bini" diye anılır ve çağrılır) seçkin bir
kişiliktir. Ağırbaşllığı ve efendiliği ile öne çıkan Bini
bey; heyecanlı, kendine has bir konuşma tarzı, zarafet ve nezaketi
olan, güleç yüzlü ve babacan, arkadaş ve yaren ortamlarında
oldukça espritüel, şakacı, merhametli, güzel giyinen, fiziksel
olarak heybetli, cana yakın, memleketimiz ahlakını taşıyan,
muhataplara güven veren; adam gibi adam yaftasını hak eden birisi
olmasıdır.
Çok
erken yaşlarda esnaf içinde yetişen, gözünü budaktan esirmeyen
bir tabiatı olan Bini bey, memleketimizde değişik sahalarda ticari
faaliyet yapmış olup, bu faaliyetlerinden umduğu neticeyi
alamadığından "tebdili mekânda ferahlık
vardır" düşüncesiyle bir başka "diyar-ı
gurbet" Antalya'ya göç etmiştir.
METİN
SEZER
Metin
Sezer bey, Bayburt Lisesinin unutulmaz coğrafya öğretmenidir.
Şingah mahallesinin asilzade ve tanınan bir ailesine mensup,
diyar-ı gurbet Muğla'da arkadaşlığı ve dostluğuna ram ve
hayran olduğum çok özel bir ağabeyimdir.
Ermeni
mezalimine karşı verdiği amansız mücalede ile abideleşen,
Bayburt kızları ve kadınlarının iffetini canı pahasına
savunan, ülke çapında bir üne sahip, Afyon da kara fatmalar,
Erzurum da nene hatunlar ve Kastamonu da Şerife bacı gibi efsane
bir mücahide olan Bayburt'lu GOBUK SULTAN NENE' nin özbe öz torunu
olma şerefini de taşıyan ve o şuuru ziyadesiyle temsil eden
değerli bir hemşerimiz ve öğretmenimizdir, Metin Sezer
ağabeyimiz.
O
zamanlar yani idealizmin var ve saygın olduğu günlerde; başında
kavak yellerinin esdiği, "haydi haydi zamanlarında"
"solcu metin" olarak bilinirdi daha ziyade, gençliğinde
sahip olduğu dünya görüşü itibariyle sosyal demokrat ve sol
ideolojisinden dolayı.
68
kuşağı diye yaftalandırılan kuşaktan... fakat, asla ve kat'a o
kuşak ile ilgili olarak (o dönem itibariyle) sadece idealizm ve
dünya görüşü birlikteliği dışında hiçbir alakası ve bağı
olmayan; kendi zaviyesince özgürlükçü, yurtsever, Türkçü ve
milli bir duruş sergileyen tutarlı bir kişiliktir.
1970
li yıllarda Bülent Ecevit'in; "toprak işleyenin, su
kullananın" siyaseti gereğince, Ülkemizin feodal
yapısının kırılamadığı güneydoğu bölgesinde "toprak
reformu" projesinde görev almış, o zaman ülkenin bir
kısım ideoloji bezirganlarının bu cennet vatanın kuşatılması,
bölünüp ve parçalanması için ne denli kirli ve süflî emelleri
taşıdığını bizzat yaşayarak öğrenmiş ve esasen bir ütopya
olan sol ideolojiden kopmuş, daha özgürlükçü, daha milli ve
manevi bir iklime kendini adapte etmiştir.
Vatan
ve millet muhabbeti tartışılmaz. Bu hususta konuşmalarına ve
muhabbetine doyum olmaz.
1996
yılında Muğla da kendisi ile yıllar sonra görüştüğümüz
de; "Adriyatik'ten Çin Seddi'ne kadar" esprisini
gümbür gümbür savunarak arkadaşlarına ve çevresine olan
hakimiyetini gördüğümde çok mutluluk duymuşumdur.
Metin
Sezer mayası temiz, asilzade, bilinçli, güler yüzlü, ilkeli,
zarafet ve nezaket erbabı, vefakar, temsil kabiliyeti olan,
karizması ve duruşu ile insana güven veren, güzel giyinen,
sportif yapılı, milli meselelerde gözü kara, tam bir Bayburt
beyefendisidir.
Muhtemelen
2005 veya 2006 da Bayburt'ta beraber bir kaç gün beraberliğimizde,
mesleki bir duygu olsa gerek; Kop dağına kadar bir otomobil sefası
yaptık, özellikle Çoruh nehri havzası ile ilgili bir kaç
projesinden çok duygusal bir atmosfere girerek; "faruk'cuğum
bu havza çok önemli, şu suyun temizliğine, su nazlı nazlı
akışına bir bak .... yahu biz buraları nasıl birakıp
gitmişiz" diye hayıflanmıştı. Böyle bir atmosferde
bir kez daha 'ne kadar memleket sevdalısı bir insan ile dostluk ve
arkadaşlık kurmuşum' diye bir nevi kendimle gurur hissetmek gibi
garip bir güzel his içinde kalmıştım.
Milli
ve ulusal konularda çok bilinçlidir, okuyan ve irdeleyen, eğitime
çok önem veren bir yapısı olup, 1996 da Muğla da Öğretmenevi
bahçesinde; "Faruk iyiki bu güçlü ve büyük orduya
sahibiz, yoksa bizi Yugoslavya'dan daha beter duruma düşürür bu
işbirlikçiler ve emperyalistler" diye endişelerini dile
getiriyor; bu sözleri ile bilâhere bende, ta o zamandan bu günleri
gören feraseti ve öngörüsü hayranlık uyandırmıştır. Demek
ki gören göze klavuz gerekmiyormuş.
İyi
bir ailesi reisi ve müşfik bir baba olduğunu yakınen biliyoruz,
iki seçkin kız evlat babası, kızlarından biri Tıp Doktoru
diğeri de Hukukçu, serbest Avukatlık yapıyor.
Metin
Sezer hocamız öyle pek vitrinlik bir karaktere ve yapıya sahip
olmadığı ve sade bir hayatı seçtiği için ancak onu yakından
etüd edenler tarafından bilinen gerçekten yukarıda yazılı tüm
değerleri fazlasıyla bünyesinde muhafaza eden bir değerdir.
Muğla
ve Antalya da ikamet, kendisine ahir ömründe sağlık, sıhhat,
afiyet ve huzur diliyorum.
ERDOĞAN
KADAKAL
Asilzade
bir ailenin seçkin ve ön planda olan bir temsilcisi.
|
Eğitimci,
aslen Kitre köyünden. Yıllarca kendi köyünde, kendi yöresinin
evlatlarını yetiştirdikten sonra Bayburt merkezde önce
öğretmenlik, sonra ilköğretim müdürlüğünde idarecilik ve
ilçe ilköğretim müdürlüğü görevlerini deruhte ettikten sonra
emekliye ayrıldı.
Bayburt
Gazeteciler Cemiyetini, Rahmetli Osman Okutmuş amcamızla beraber
kurdu, Osman Okutmuş beyin vefatından sonra 1993 yılına kadar
Cemiyet Başkanlığını yürüttü.
Bir
dönem Bayburt'ta yanılmıyorsam zirai aletler satan ticari bir
faaliyeti oldu ise de; çok genç yaşta, çevresinde çok sevilen
oğlunu elim bir trafik kazasında kaybettikten sonra ticari hayatını
Bayburt'ta bitirip (1993) İstanbul'a nakil eden bu ağabeyimiz;
temsil yeteneği ve kabiliyeti zirvede, insanda saygı uyandıran
ciddi bir duruşu olan, güzel ve güler yüzlü; tuttuğunu koparan,
bilinçli ve entellektüel bir tutum sergileyen bir Bayburt
figürüdür.
Erdoğan
abimiz daha ziyade seçkinci bir görünüm sergilese de esasında
hiçde göründüğü gibi olmayan tersine hamiyetli ve kadir kıymet
bilen fakat bunu dışa aksettiremeyen kendine has bir karakterdir
diyebilirim. İnsanlarda ki ilk intibaı; Bayburt deyimiyle "kav
! ", hamaset ve dilbaz biri izlenimi verir. Fakat onu yakından
tanıyanlar, sadece biraz insanlara hakettiği değeri veremeyen veya
bunu hissettiremeyen; asla umursamaz görünen bir kişilik
olmadığını bilirler. Biraz seçkincidir o kadar. Erdoğan
ağabeyimizin uhdesine tevdii edilen (olmaz) bir işi oldu biliniz,
böyle de bir yönü vardır. Yani tuttuğunu koparan, ülke
gerçeklerini hakikaten çok iyi etüd etmiş ona göre de vaziyet
almıştır.
İyi
bir aile reisi ve hemşeri olduğu hususun da herkes ittifak eder.
Kültürel ve sivil toplum faaliyetlerinin aranılan ve vazgeçilmez
bir kişiliğidir. Bayburt Eğitim ve Kültür Vakfı ile yerel yayın
yapan dergi ve gazetelerde de faaliyetleri vardır. İstanbul da Oğlu
ile beraber Sigortacılık (Güneş Sigortacılık) işiyle iştigal.
Memleket
sevgisi ve hamaseti tartışılmaz, milli ve ulusal meselelerde de
oldukça hassas olup, bu konularda tavizsizdir. Bu değerli ağabeyime
ahir ömründe sağlık, sıhhat, huzur ve afiyetler temenni
ediyorum.
CAHİT
ALTAY
Mehmet
Çelebi mahallesinden, yaşadığı muhitin ismi ile müsemma olsa
gerek çelebi, kadirşinas, hanedan, nüktedan, okuyan, bilgili ve
bilge gardaşım. Bayburt'ta en eski tanıdığımız dostlarımızdan;
Cahit bey, çok merhametli ve iyi yürek taşıyan hamiyetli ve
vefalı bir kardeşimizdir.
En
takdir ettiğimiz yönü, araştırmacı ve irdeleyen; öyle korakor
saplantılara asla taviz vermeyen, bilinçli ve şuurlu bir kişiliğe
sahip olmasıdır. Nüktelerine doyum olmaz.
Zaafiyetleri
yok mudur, elbette vardır. Merhametli ve vefalı olmak, kadir ve
kıymet bilmek zaafiyet olarak telakki ediliyorsa bu manada çok daha
fazla zaafiyetlerini olduğunu yazabiliriz. Şaka bir tarafa, Cahit
bey gerçekten memleketimizin yetiştirdiği kıymetli bir el yazması
eser gibi değerlidir bizim açımızdan. Onu yakından tanıyanlar
bizim bu tesbitimizde hiçte öyle mübalağa yapmadığımızı
teyid edeceklerdir. Böylesine övgülere layık bu kardeşimiz,
doğduğu günden itibaren memlekette yaşamış olup, bilgi ve
birikimlerini ait olduğu değerler ikliminde değerlendirmeyi
yeğlemiş, şu an itibariyle haftalık bir yerel gazete çıkarmakta,
son sistem bir matbaa ile insanımıza en güzel hizmetleri sunmanın
telaşındadır.
Lokal
ve mevzii olarak milli ve manevi meselelerde oldukça şuurlu,
kendini geliştiren, memleket meseleleri ile hemhal; kuru sıkı bir
"Bayburt sevdalalısı (..)" hamaseti yapmayan, gerçekten
elini taşın altına sokacak ve sokan bilinçli bir hemşeridir.
Özellikle
Cahit'im le "ocaklı" olduğumuz (hoş ben hala ocaklıyım
ya) günlerde kitap okumakta yarışırdık... Cahit bir kitap
kurdudur, bakmayın siz öyle mütevazı olduğuna, derununda ne
değerli bilgiler saklıdır, bilenler bilir. Çok zeki ve
kabiliyetli olduğu aşikar, okuduğunu anlar ve anlatır ve
aktarır... tek tenkit ettiğim yönü giyim ve kuşamına önem
vermez, tam bir derviş gibi kanaat sahibi sadeliği tercih eder.
Tepkisel
ve muhalif yönleri ön plana çıkar zaman zaman. Yani biraz da
derununda 'protest' tir. Bu yönü ile bizim karakterimizle çok
bağdaşık olduğunu söyleyebilirim. Haksızlığa ve yalana karşı
tahammülsüzdür.
Benim
gurbet arkadaşım olan bu güzel hemşeriyi daha güzel yönlerini
anlatmaya bu kısıtlı alanımız yetmez, şunu söyleyebilirim;
Cahit işte bu bütün insani ve beşeri değerleri ile Bayburtludur.
Bir memleket figürü, değerlerine ilave özellikle vefa ve
kadirşinas duruşu ile ön plana çıkan, memleketimizin mümtaz bir
evladıdır. Kendisine sağlık, sıhhat, afiyetler ve huzur temenni
ediyorum.
***
Değerli
dostlarım, yazı dizimizin onbirincisinde tekrar sizinle hasbihal
olmak ne güzel.
Yazı
dizimiz ile ilgili olarak, gerek e-postamıza, gerek telefonla ve
gerekse de Bayburt.net editoryasına gelen eleştiri, temenni ve
teşekkürlerinize muhatap ve mazhar olmak bizim için bir güzel
"paye" olsa gerek. Sedece yazı dizimizde mevzubahis
ettiğimiz değerli kişilerden veya yakınlarından değil, bu
satırları okurken; maziye doğru şöyle bir seyahat ile memleketin
kültürel iklimine doğru yoculuk yapan insanlarımızın, siz
değerli okurlarımızın "geçmiş zaman olur ki hayali
cihan değer" tefekkürüne sunduğumuz katkılarımızın
maksadımıza havi düşüncemizin "kuvveden fiile" geçmesi
bakımından, bize anlatılması çok zor bir haz ve tad vermiştir.
Bu
vesile tekrar açıklamalıyım ki; biz burada yazdığımız veya
başka bir deyimle yad ettiğimiz insanlarımız ile hakikaten bu
sayfalarda yer alması gereken değerlerimizin; sadece bizden
kaynaklanan unutmuş olabileceğimiz veya aklımıza gelmeyen
insanlarımızı görmezlikten gelmek gibi düşüncemiz yoktur,
olamaz da... böyle bir art niyet bizim aldığımız Bayburt ahlakı,
vefası ve anlayışına uymaz!
Dediğimiz
gibi, hiyerarşi (genç-yaşlı); iktisadi, ictimai ve sosyal statü
gözetmeden insanımızı yazmaya, yad etmeye çalışıyoruz o
kadar.
Kriterlerimiz
veya ölçümüz Bayburt'a has bir tavrı, edası ve yaşam felsefesi
taşıyan insan figürleri. Gayret bizden takdir ve değerlendirmek
sizlerden değerli hemşerilerim.
Haftaya
görüşmek umuduyla, Allaha emanet değerli dostlar.
Yorumlar