Hafızai Beşer (14) Ahmet Kırçoğlu, Mustafa Akyüz, Selahattin Yurt, Cihan Köprücü, Aşık Kurbani

AHMET KIRÇOĞLU


Memleketin eski ve köklü bir ailesine mensup, kendinden menkul davranış ve tabiat sahibi; bizim (ziyadesiyle) ergen dönem ve gençlik arkadaşımız ve ağabeyimiz. Şingah Mahallesinden.

Memleketin tanınmış fırıncı esnafı ve un değirmeni ile maruf Yaşar Kırçoğlu amcamızın büyük oğludur. 

Arkadaşlık ve yaren ortamlarımızı karşılıklı dondurmuş olsak ta, Ahmet ağabeyimizi bu sayfalarda anmamak hem onun gibi memlekette kendini kabul ettirmiş bir saygın kişiliğe haksızlık, hem de bizim aldığımız lokal ve mevzii terbiyeye aykırı olurdu.
Neyse, biz;  “kol kırılır yen içinde kalır (..)” düsturu gereği bu değerimizi tanıtıma devam edelim; 

Kişisel olarak Ahmet Kırçoğlu, yaşam tercihi dervişan bir tercih olduğu için giyim ve kuşamına çok önem vermeyen fakat kaliteli bir giyim tercihi sahibidir. 

Dini ve islami hassasiyetleri zirvede, tek derdi istikamet üzere yaşamaktır. Kişisel ve aile hayatını da bu minval üzere tesis etmiş, dünyevi, maddî  iddialar sahibi olmayıp, daha çok kendi nefsi ve bünyesinde mutedil, dindar, mütedeyyin bir yaşam biçimini esas almıştır. 

Dünya görüşü olarak milliyetçi, mukaddesatçı ve tasavvufi bir bakış tarzı sergiler umumiyetle. Milli ve manevi meselelerde oldukça kavi, kırmızı çizgileri olan, merhametli, duygusal ve vakur bir duruş sahibidir. 

Adıyaman menzil mahfilinden mülhem bir nakşibendi müntesibi, lokal bir vekâlet görevi aldığını biliyoruz. Öyle bilindik kaba, softa ve bağnaz bir karakter yapısında değil, bilakis öğrenmeye, okumaya ve kendini geliştirmeye gayretli; çevresinde ve arkadaş ortamlarında, cemiyet ve esnaf camiasında saygın bir kişiliktir. 

Gençliğimizde senelerce  kırçoğlu fırını bizim için bir deta ikinci bir evimizdi. Unutamadığım yarenliklerimizden mutad birini burada anlatmak gerek: rahmetli Faik bey (Sayın Senatörümüz (!) Faik Uluca) namıyla maruf büyüğümüze yapmış olduğumuz şakalar hala gözümün önünde, o zaman fırının müdavimlerinden eski belediye başkanlarımızdan Yavuz Şahin, Murat Karapınar, Alpaslan Tali, Kuddisi Demir, Mehmet Macit, Mustafa Akyüz,  Bendeniz ve Ahmet ağabeyimiz ile bu gün saygın kişilik sahibi onlarca arkadaşımızda, rahmetli Faik Bey’  in çok hakkı vardır. Çok kızdırırdık rahmetliyi çok.. ve genellikle Ahmet ağabeyi başlatır geri çekilir gülerdi. Gençlik hezeyan ve heyecanları işte… geldi ve geçti. 

Koçoğlu Çarşısının hemen girişinde özel bir arkadaş ve dost meclislerimizin sıcaklığını hala yüreğimizde taşıdığımızı söyleyebilirim. Kimler yoktu ki onlarca arkadaş ve dost… biribirini Allah için seven ve kollayan; arayan, soran, her sıkıntısı ve derdi ile dertlenen bir değerli mekânda dostlar meclisi idi adeta. 

Değerli dostlar, artık bu gibi sıcak ve özel ilişkiler kalmadı. İnsanımız günübirlik iş ve sorunlar yumağı içinde adeta derin ve tehlikeli çalkaba itilmiş, geçmişte çok değerli ilişkileri yaşayan dostlar, yarenler ve insanlar sanki birbirlerine selam verdiklerinde “borçlu çıkarım mı acaba (!)?” diye garip ve hiç tasvip edilmeyecek bir duruma düçar oldu. Neyse,  bu mevzûun felsefesi uzun sürer. 

Ahmet ağabeyi, lokal ve mevzii olarak memleketsever, milli ve manevi konularda geçmişten günümüze kendisine düşen her sorumluluğu yerine getiren, eğitime verdiği önem açısından da bildiğimiz kadarıyla memlekette bir öğrenci yurdu yaptırma gayreti olan bilinçli bir kişiliktir. 

Çok, çook anılarımızla hayatımızda silinmeyen bir kişilik olan bu değerli hemşerimize buradan ahir ömründe sağlık, sıhhat, afiyet ve huzur diliyoruz dostlar.

CİHAN KÖPRÜCÜ

Memleketimizin köklü ve asilzade bir ailesinden, aslen Kuracakol köyünden Müftüzade Şeref bey'in Oğlu Hüsamettin Köprücü'nün 2 numaralı mahdumu, zahit mahallesinde ikamet idiler. 1975 lerden sonra Tekirdağ Şarköy’e yerleşmişlerdir. 

Biz Cihan Köprücü beyi memleketten çocukluğundan tanırız, lakin kendisini yakınen Şarköy de üç ay geçici bir görevde iken tanıma fırsatı buldum. İyi ki de tanımışım diye düşünüyorum. 

Cihan bey, adeta “asıl asılın dalından” veya “asıl akmaz, bal kokmaz” özdeyişlerini doğrulamak ve ispat etmek için yaratılmış; çok hamiyetli, çelebi, kadirşinas, dürüst, duygusal, oldukça vakur; giyim ve kuşamına önem veren, hanedan ve nüktedan bir değerli “Gurbetteki Bayburt”tur bizim açımızdan. 

Temsil kabiliyeti zirvede, memleket ağzı ile dostlarına “emmoğlu” diye hitap eden, Şarköy gibi Bayburt’tan 1300 km. uzak bir yerde kişisel ve aile hayatını adeta Bayburt’ta yaşıyormuş gibi otantik bir şekilde yaşayan, çevresine güven ve itimat telkin eden, güler ve güzel bir yüze sahip; babacan kısaca tam bir Bayburt beyefendisidir.

Tekirdağ Polisevi Bir Dostun Sünnet Düğünü
Cihan bey ve Bendeniz
Yukarıdaki ifadelerimiz, çocukluğunda göç ettiği memleketten uzakta, kozmopolit bir yerde hayatını idâme eden böyle bir hemşerinin almış olduğu lokal terbiye ve kültürün ne denli kavi olduğu ortaya konmuyor mu sevgili dostlar.

 Cihan kardeşimle beraber olduğunuzda sanki Bayburt ta  bilinmedik bir mahalde bulunduğunuz hissine kapılabilirsiniz. 

Cihan kardeşim Şarköy de öncelikle, seyahat sektöründe Şarköy Seyahat diye bilinen otobüs firmasının kurucuları arasında yer almış, Şarköy-İstanbul arasında seyahat acentacılığı, bir müddet  harfiyat ve inşaat işleri ile eğlence mekânları işletmeciliği yapmıştır. Bu gün Şarköy’ün tam kalbi sayılabilecek bir meydanda üç katlı motel (CİHAN MOTEL), turistik çaybahçesi, restoran  ve lokal işletmesi olup, Şarköy’ün tanınmış işadamlarındandır.

Yakın zamanda dünya güzeli bir kız evladını habis bir hastalıktan dolayı kaybetmesine rağmen, verenin de alanında Allah (CC) olduğu düşüncesi, imanı ve  anlayışıyla kendisinden beklenilen metanet ve sabrı göstermiş inançlı bir kardeşimizdir. 

Şunu söyleyebilirim hemşerilerime, kim olursa olsun Şarköy de size gönül kapılarını açabilecek nadide bir hemşeriniz var. 

Bu kardeşimize, gönül dostuna buradan ahir ömründe sağlık, sıhhat, huzur ve afiyetler diliyorum.

SELAHATTİN YURT



Selahattin Yurt, Uzungazi mahallesinde ikamet ve Ulu Camii yanında bakırcılık yapan Bakırcı Ali Yurt emmi namıyla maruf büyüğümüzün en küçük mahdumudur.

Asilzade bir  aileye mensup olan Selahattin kardeşim, benim lise sıralarında edindiğim ve o günden bu güne kadar dostluğumun devam ettiği çok değerli bir hemşeridir. 1977 yılında Bayburt’tan göç ile ailecek Ankara’ya (Yenmahalle ilçesi) yerleşmişlerdir. 

Selahattin Yurt gerçek bir memleket sevdası ve yüreği taşıyan, oldukça (artiz (..) gibi) yakışıklı, güler ve güleç yüzlü, dürüst, haksızlığa tahammülsüz, su gibi temiz bir yüreğe sahip, çelebi bir Bayburt beyefendisidir.

12 Eylül evveli ve sonrası çok sıkıntılı ve mücaledelerle geçen günler yaşamış, ak yüzlü ve bilinçli, kavi, gerçek bir Ülkücü yiğittir. Kendisiyle çok hatıralarımız var!

Dostlarına ve hemşehrilerine, arkadaşlarına olan düşkünlüğü tartışılmaz bir memleket figürü. Çevresinde, iş ortamlarında oldukça saygın bir kişilik sahibi olan bu kardeşimiz, şu an Ankara Ticaret Odasında idarecilik yapmakta olup, Ankara da özellikle hemşerimizin bir çok işini hiçbir karşılık beklemeden halleden yardımsever ve hamiyetli bir kardeşimizdir. 

1978 Selahattin Yurt ve Faruk Nafiz
Yürekli ve sağlam karakterlidir. Ağırbaşlı olup, oldukça entelektüel bir çevre sahibi olduğunu ve bu çevre de sözü geçen biri olduğunu bilenler bilir. Özellikle Milliyetçi camiada tanınan, sevilen, takdir edilen, sözü geçen kişiliktir. 

Kendisi bizim Ankada ki adresimizdir desek yanlış olmaz. O denli samimi ve ihlâslı bir dosttur Selahattin’ciğim. Eli açık, ikramı bol, hanedan bir Bayburt yareni. 

Ailesine düşkünlüğü ve çevresine karşı duyarlılığı tartışılmaz bu değerli kardeşime buradan sağlık, sıhhat, afiyet ve huzur diliyorum.



MUSTAFA AKYÜZ
Mustafa Akyüz ve Cevat Köse dostumuz
Mustafa Akyüz bey, Şingah mahallesinin tanınmış ve asilzade bir ailesinden olup, oldukça şakacı, espritüel, kadir ve kıymet bilen, zeki, çalışkan ve dürüst bir kardeşimizdir.

Bizim gençlik arkadaşımız. Çok fırtınalı ve çalkantılı bir gençlik yaşayan Mustafa kardeşim; Bayburt Vergi Dairesi camiasının nazenin bir kişiliğidir. Mesleğe Kelkit ilçesinde başlamış, bilâhare Bayburt Vergi dairesinde tahsildar, vergi memuru ve şef olarak uzun yıllar kamuya hizmet vermiştir.

Bizim tanıdığımız kadarıyla, şık ve temiz giyimli, çok hareketli, saygılı, insanlarla iyi ilişkiler kurabilen, güler yüzlü, ciddi ve vakur bir duruşa sahip, inançlı ve mütedeyyin bir aile yapısına sahip, saygın bir hemşeridir.

Gençliğimizde bir çok anı ve hatıralarımız vardır kendisiyle. En belirgin özelliği hızlı ve çabuk konuşması, sevdiği ve önemsediği  bazı kelimeleri diline pelesenk eden, otantik bir hitap tarzı olan kişiliktir.

Uzun yıllar kamuya hizmet verdikten sonra emekli olmuş ve bilgi ve birikimlerini memleketinde değerlendirmeyi yeğlemiştir. Şu an memleketin önde gelen bir siması olup, çeşitli iş kollarında faaliyet ile insanımıza hizmet ve istihdam ettiğini biliyoruz. 

Cemiyet ve toplumsal faaliyetlerde aranılan ve baştacı olan bir kardeşimizden bahsediyoruz dostlar.

Arkadaş ve yaren ortamlarında çok sıcak kanlı ve duygusal olan Mustafa bey, milli ve manevi meselelerde de oldukça kavi bir yapıya sahip olup, lokal ve mevzii bir duyarlılık sahibidir. 

Mustafa kardeşimle ilgili çok değerli satırlar yazılabilir fakat kısa bir tanıtım ve hasbihal ortamında olduğumuz için bu kadar bilgi kafidir diye düşünüyor, kardeşimize buradan ahir ömründe sağlık, sıhhat, huzur ve afiyetler temenni ediyorum.

AŞIK KURBANİ

Başçımağıl köyünden ve asıl adı Nihat Oltulu olan Aşık Kurbani 1963 doğumludur, bu hemşerimiz yazdığı ve özellikle irticalen söylediği dizeleriyle oldukça calibi dikkat  değerli bir ozanımızdır. 

Kısaca hayat hikâyesi; ilkokulu köyünde ikmal etmiş, sekiz yaşından ondört yaşına kadar köyde çobanlık yapmış ve ondört yaşından itibaren gurbete “ekmek parası” kazanmaya çıkmıştır.

Çok çileli bir yaşam ile bu çilelerden mülhem bir gönül adamı olan bu hemşeri bu duygularını şu dizeleriyle ifade etmektedir:

Altmışüçte geldim nöbete
Yetmişaltıda çıktım gurbete 
Dayanılmaz ayrılığa firkate
Ezdi damarımı geçti gurbet!

Evli ve beş çocuk babasıdır. Tekirdağ da ikamet etmekte, “askerliğini jandarma” olarak yaptığını gururla ifade etmektedir. 

Ozanımız, özellikle irticalen söylediği şiirleri (taşlama ve övgüleri) çok hoş ve naiftir. Yeterki siz aşığın söylemesini isteğiniz konuda gerekli “ayağı” verin, gerisi kolay.

Divan, koçaklama, güzelleme, ağıt, nasihat, Peygamberimize methiyeleri ile türkü ve güncel şiirleri vardır. Diyor ki; ben elbette vatanseverim, elbette milliyetperverim. Buyurun bir hamaset şiirine bakalım;

Hele Aslan dağında
Hali Başka Bayburt’un
Bülbül öter bağında
Gül’ü başka Bayburt’un.

Hoş olur baharı yazı
Melektir gelini, kızı
Nezaketlidir, şirindir sözü
Dil’i başkadır Bayburt’un.

Genç Osman sen de doğmuş
Düşmana kılıç çalmış
Kellsein koltuğa almış
Kol’u başkadır Bayburt’un

Kurbani söyler, çağırır
Analar yiğit doğurur
Arılar çiçek yoğurur
Bal’ı başkadır Bayburt’un.

Aşık özellikle gurbetin ne menem zor bir iş olduğunu ziyadesiyle nefsinde yaşamış olduğundan, memleketten son yıllarda artan göçten de muzdarip ve  müşteki;

Dinlesin aziz dostlarım bizi
Çıkmasın göçün, dursun Bayburt!
Kadife döşeli ovası, düzü
Mevla bereketin versin Bayburt!

Çoruhum karadenize akar
Kal’ası hasretle yollara bakar
Dilerim göç olayın kalkar
Hayırlı günler görsün Bayburt!

Alllah’a emanet vatanımız, yurdumuz
Kardeştir laz, çerkez, kürdümüz
Kurbani çalışmaktır bizim derdimiz
Çalışıp tarlasın sürsün Bayburt!

Değerli dostlar aşığımız işte böyle gurbetten sılaya seslenmektedir. Tekirdağ da inşaat işçiliği sıvacılıkla iştigal bu güzel hemşeriye misafirimiz olduğu için teşekkür ediyor, ahir ömründe sağlık, sıhhat ve huzur niyaz ediyoruz.

***

Haftaya başka değerli dostlarla, hemşerilerle hasbihal olmak dileğiyle sağ ve sen kalın.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hafıza-ı Beşer (25) Kurban Yazoğlu, Kurban Yılmaz, Ali Kemal Kumkumoğlu,İsmet Çakal

Hafızai Beşer (11) Naci Memiş, Bünyamin Kutluer, Metin Sezer, Erdoğan Kadakal, Cahit Altay

Hafızai Beşer (8) Oflu Osman, Asım Hancı, Prof. Dr. Semra Kahraman, Salih Cengiz, Nizam Sayın, Muhsin Bayburtlu,