Hafızai Beşer (5) Avni Özkan, Nihat Bölen, İbrahim Çubukçu, Nevzat Vardar, Kalardılı Şerif, Muammer Daştan, Ferit Çağ



AVNİ ÖZKAN


Avni Özkan ağabeyimiz, oto boyacısı olarak Bayburt’ta  iş hayatına atılmıştır. Aslen Çerçi köyündendir. Fırtınalı ve mücadele içinde geçen bir ömür yaşayan bu büyüğümüz; hayırsever, çelebi, alçakgönüllü, babacan, yakışıklı, güzel giyinen, naif, zarafet ve nezaketi sahibi, milli ve manevi konularda oldukça hassas ve  derinlikli;  komşu ve insan haklarına müdrik, haksızlığa tahammülsüzlüğü bilinen, biraz asabi fakat çok müşfik bir insandı.


Çerçi köyü Kur’an Kursunun kurucusu; sanki de ömrünü bu kursa vakfetmiş, itikatlı, imanlı Allah’tan ziyadesi ile korkan bir değerdi.
 Cenab-ı Hakk’  O’na Hac’cı nasip etti ve O’da o bilinç ve şuur ile  yaşadı! Bu çok önemlidir değerli okuyucularım,  günümüzde böyle her şeyin hercai görüldüğü bir ortamda bu vecibeyi yerine getirip de, maatteessüf  şuursuzluk içinde olan nice insanlar görüyoruz. 

Asilzade ve köklü bir aileye mensuptur. Dolayısı ile de asil bir duruşu ve vakarı vardı, bilenler bilir.. Herkes tarafından bilâistisna sevilen ve sayılan; hürmet,  itibar edilen birisiydi.  Taat ve ibadetine düşkün, hayır ve hasenatını yapan, Çerçi  Köyü  Kur’an Kursu’nda yüzlerce yavrumuza kol ve kanat gererek onları birer hafız ve bilinçli mümin olarak yetişmeleri için her şeyinden (maddi ve manevi) fedakarlık eden istisnai bir yapısı olan güzel insandı! 


Akciğer kanserine karşı  20 yıla yakın bir mücadele ile sabır, metanet ve her şeyin Allah’tan menkul olduğu bilinci ile şükür ve teslimiyeti olan ender insan tipidir. Bu amansız habis dert’e karşı hiçbir zaman pes etmedi.  20 yıl gibi literatüre geçecek bu habis hastalığın yenilebileceğini,  en azından bilinçli olarak hastalığa karşı  mücadeleyle uzun süre yaşanabileceği, tahammül edilebileceğinin örneğini vermiştir.   

17 aralık 2009 da kaybettik bu güzel insanı, ağabeyimizi. Biz sadece bildiğimiz niteliklerini yazdık, böyle özel meziyetleri olan birisinin zahiren bildiğimiz meziyetleri dışında kim bilir hafî’yen ne kadar daha özel meziyetleri vardır. Akrabası olmaktan her zaman iftihar ettiğim bu değerimizi unutmayacağız. Mekanı cennet, kabri nur olsun. 


NİHAT BÖLEN



Nihat Bölen 2004 Tekirdağ
Nihat Bölen amcamız, ağabeyimiz Bayburt’umuzun  ‘Kasımağalar’  olarak bilinen köklü bir ailenin son yılmaz savaşçısı idi.  Küçük kardeşi  Mitat Bölen (Mamuk ağabeyi)’den sonra çöktü, bunu çok yakından biliyorum. 

Giyim ve kuşamına meftun; özellikle sekiz köşeli ve özel dikimli kasketi meşhurdur, kasketlerini  diken terzisi İstanbul mercan yokuşunda öyle  herkese iş yapmayan, çok mahir terzidir. Onlarca sekiz köşeli kasketi olduğunu biliyoruz. Şık ve kaliteli giyerdi; nüktedan, hanedan, şakacı, siyasetten çok  akıllı ve bilinçli, sert bir görüntüsü olmasına rağmen iç aleminde  müşfik... hayatı çok önemsemeyen, sıhhati de söz konusu olunca dünyayı ayağa kaldıran, kendi iç dünyası ile yaşam tarzı ve dış intibaı zaman zaman çelişen, nev’i şahsına havi  birisiydi… temsil yeteneği en üst seviyede, ülke gerçeklerine müdrik ve tuttuğunu koparan, kendine has bir tarzı vardı.  Bayburt’ta herkes tarafından tanınan, sayılan ve sevilen biri idi.

Başbakan Bülent Ecevit
ve Nihat Bölen 
Son yıllarında  bozulan iş hayatı ve yaşlılıktan dolayı bir çok sağlık, maddi ve manevi sorunlarla karşı karşıya kalmış ve bütün olumsuzluklara rağmen  saygınlığını yitirmemiş bir kişiliktir. Hemşerilerine karşı özel bir vefa  duygusu taşırdı, öyle ki diyarı gurbette bile  bürokratik engelleri aşamayan bir çok insanın kapısını çaldığı kişidir Nihat Bölen. Öyle boş  işlere asılmaz ve asıldığı işi de kotarırdı. Vakti zamanında, Gümüşhane İl Daimi Encümen Üyeliği, Bayburt CHP. İlçe Başkanlığı, Ziraat Odası Başkanlığı gibi siyasi ve STK’ larında başarılı hizmetler deruhte etmiştir.  

Biz hatırlamıyoruz amma rahmetli Nihat ağabeyimizin  gençliğinde mesleği terzilikmiş. Sonraları zahire tüccarı ve taahhüt işleri de yapmış..

Çok fırtınalı bir geçmişe sahip olduğu ve bohem bir yaşantısı olduğu dönemlerinde de saygın bir duruşu olduğu özellikle söylenmektedir. Baba dostumuzdur. En önemli özelliği bir defa gördüğü ve konuştuğu kişiyi ve olayları aradan çok uzun yıllar geçmesine rağmen unutmamasıdır. Tabir caizse canlı telefon rehberi idi. Keskin ve dinç  bir hafızası vardı.

Tekirdağ 2004
Dillere pelesenk bir çok hikâyeleri ve olayları vardır. Hızlı ve maceralı bir hayatı oldu. Bir çok insana nasip olmayan Hac farizâsını yerine getirmiştir. O mübarek yerlerle ilgili anılarını anlatırken çok duygulanır ve gözlerinden akan yaşa hakim olamazdı. Kâbe’yi tavaf ile ilgili  şöyle anlatıyordu iki gözü iki çeşme: "orada o mübarek yerde her şey yerle yeksan, ırk, renk, zengin-fakir bütün farklar kalkıyor, yalnız sen ve Allah’ın", diyordu; muhtemelen hemşerimiz rahmetli Ekrem Ocaklı  bey tavaf esnasında rahatsızlanmış, evet Nihat amcamız onu sırtında taşıyarak  tavaf ettirmiş. İşte Nihat Bölen böyle bilinmeyen yönleri de olan birisiydi. 

Son yıllarda Tekirdağ da daha da yakından tanıma fırsatını bulduğum bu değerli baba dostuna ve gurbet arkadaşıma, büyüğüme  Allah’tan  rahmet ve mağfiret ve aff niyaz ediyorum.



İBRAHİM ÇUBUKÇU


İbrahim bey bizim jenerasyonun önemli ve saygın bir kişiliğidir.Rahmetli kunduracı Fazıl Çubukçu’nun oğludur. Yaradılışı veya fıtratı itibariyle ciddi, çok okuyan, kendini sürekli geliştiren, bilge, vakur, çelebi, araştıran, vefa ve kadirşinaslığı zirvede, ketum, biraz asabi, az sinirli mamafih içinde hiçbir fenalık taşımayan oldukça yufka yürekli; nüktedandı! naif, zarafet ve nezaketi olan, giyim ve kuşamına ziyadesiyle önem veren, kültürlü, temsil kabiliyeti zirvede, günümüzde maalesef aranılan bir meziyet olan “haksızlığa karşı” cidden tahammülsüz bir değerli kardeşimizdi.

Vefatında Bayburt Milli Eğitim Müdürlüğünde Şube Müdürlüğü görevini deruhte ediyordu ve makamında son nefesini verdi.. bir bakıma (allahüalem) görev şehididir İbrahim bey. Eğitimciydi, mesleki kariyeri yüksek matematikçi ve doktora aşamasında idi yanlış hatırlamıyorsam. 

Vefatından bir hafta evvel Ankara da misafirim olmuştu, yedi sekiz saat birlikteliğimiz sonrası gar’dan Bilecik’e yolcu edip ayrıldığımda,  30 metre arkamdan bağırarak “ Faruk bu günü unutmayacağım” demesi ve bir hafta sonra  o üzücü vefat haberini   alınca yüreğimden bir parça koptu zannettim… çünkü çok şey yaşamış, paylaşmıştık, gençlik arkadaşımdı. Hukukumuz ziyadesiyle vardı,  o son seslenişini  hep düşünmüşümdür.

Memleketimize çok önemli faideleri olabilecek bir döneminde kaybettiğimiz bu güzel insan,  özel hayatı itibariyle biraz bahtsızdı. İstediği gibi veya arzuladığı bir yaşam tarzını ne yazık ki elde edemedi, fakat bana göre bu kadar ciddi,  güzel ve özel meziyetlere sahip bir kardeşimiz her şeye layıktı. Ama olmadı, her şey Allah’tandır  inancımız gereği bu konuda fazla bir yargı yürütemiyoruz. Önü açıktı, adam gibi adam şablonuna ‘cuk’ diye oturan bir fıtri yapısı vardı. İnançlı ve imanlı bir hayat tarzı olduğunu herkes bilir, memleketimizin asilzade ailelerinden Çubukçu ailesinin yüz akıdır desek mübalağa olmaz. 


Çok erken bir yaşta kaybettiğimiz bu değerimize Rabbimden rahmet ve mağfiret, aff niyaz ediyorum. Mekanın cennet olsun gardaş.




NEVZAT VARDAR

Namı diğer deli  Nevzat! Yıllar evvel Meşhur Mintaş lokantasında o zamanın müdavimleri Rahmetli Osman Bozdağ, Rahmetli Mitat Bölen (Mamuk ağabeyi), Hükmü Mintaş, Ferit Çağ, bendeniz ve Erdem Akkoyunlu ikindi vaktinde ve işlerin avara olduğu bir hafta sonunda Türkan Şoray’ın “Selvi Boylum Al Yazmalım” filmini izliyoruz;  filmin en hazin yerinde, Osman Bozdağ ağabeyimize hitaben: “Osman beğ!  Yengen,  abu Türkan Şoray’dan daha güzeldi, onahan  göz verdiler, göz vereni de bilirem, ama o göz verenin ……………(?!)” demesin mi, filmin o kasvetli havası  dağılmış bir anda saatler sürecek bir muhabbetin başlangıcı olmuştu.   Biz kimi kastettiğini biliyorduk, onu tanıyanlarda kimi kastettiğini bilir, fakat burada yazmaya gerek yoktur. 

Nevzat Ağabeyi ve evlatları
O zaman rahmetli hanımı,  insanımıza çok çile çektiren  kanser'den muzdarip ve uzun senelerdir tedavi görüyordu. Dolayısıyla Nevzat abi eşinin bu sıhhı sorunlarından kaynaklanan sıkıntı ve üzüntülerini ironik ve bir kadar da düşündürücü uslupla yansıtıyordu. Nevzat ağabeyi, böyle fıtri ve karakteristik bir yapısı olan nüktedan, neşeli,  insana güven veren babacan bir duruşu olan, dostuna dost, iyi niyetli ve yürekli, kimseye karşı herhangi bir önyargı taşımayan, vakur, çelebi, herkesle sağlam diyalog kurabilecek  alicenap tavırlı,  oldukça şakacı bir tabiata sahip, hayatın bütün acımasızlığına  rağmen hayatı çok önemsemeyen, emeğinin ve bileğinin gücü ile geçimini sağlayan, onurlu, saygın ve sevilen bir ağabeyimizdir. 


Fiziki yapısı ile  kuvvetli ve görkemli yağız Bayburt delikanlısıdır, halen ve ilerleyen yaşına rağmen bedenen "emektar külüstür" dediğ doç kamyonu ile çalışmaktadır.Vakti zamanın da Bayburt’un kültür hayatına çok katkıları olmuştur. Abdurrahman Kayserili, Mustafa Ahıskalı gibi Bayburt kültürüne hizmetleri olan arkadaşlarıyla beraber katkıları yadsınamaz. Güleç yüzlüdür, aşina olduğu tipler ve arkadaşları vardır. Yarenliği samimi ve ağırdır. 


Rahmetli eşine ve çocuklarına  çok bağlı ve müşfik bir aile reisidir. Bir sohbet esnasında; “ağabeyi gel seni everek” dediğimde tahmin edeceğiniz(!)  bir cevap verdikten sonra, “ben bu saatten sonra rahmetliden (hanımı)  sonra kimseye bir vefa ve mutluluk veremem” mealinde bir cevap almıştım. Ailesine, çocuklarına düşkünlüğü tartışılmaz. Nesli tükenenlerdendir desek haksızlık etmeyiz herhalde. Ömreen bereket gardaşş. Saygıdeğer ağabeyim.

ŞERİF YAVUZ (Kaleardılı şerif)



Belediye temizlik işçisi idi. O da Bayburt’umuzun simge isimlerinden, figürlerinden bir aşina kişilikti. Çok detaylı bir bilgi sahibi değilim ama bildiğim kadarıyla; kendine has bir fıtri yapısı vardı,  el ve parmak işaretleri ile meşhur olup, bu şekilde meramını anlatırdı,  vücut dilini kullanmayı beceren zihinsel bir rahatsızlığı olan, konuşan fakat kendine has üslubu herkes tarafından anlaşılmayan,  hemen hemen herkesin tanıdığı ve sevdiği kendi halinde, kızdırılmadığı zaman gayet güler yüzlü, iletişim kurabilen, sahipsiz olmasına rağmen oldukça temiz giyinen, garip gureba tabir edilen memleketimizin unutulmazlarından  ve gök kubbesinde mütevazı yerini alan birisiydi.  

Eski belediyenin zemin veya kalorifer katı barındığı yerdi, belediye yıkıldıktan sonra hayatının zorlaştığını söyleyebilirim. Belediye temizlik işleri müdürü Raif Kalekahyası onun her şeyi idi. Kim bilir Raif ağabeyi de kayda değer ne hikayeleri vardır. Son dönemlerinde çok düşkün olduğu söylenmektedir. Trabzon civarlarına rahmetli olduğunu duydum, ne yazık ki bu hemşerimize gerekli ihtimamı gösterememenin burukluğu vardır her Bayburtluda. Allah rahmet etsin. 


MUAMMER DAŞTAN


Başbakan Yıldırım Akbulut, Orhan Ardahan ve
Şehrülemin MuammerDaştan
Bayburt’un İl olduğu dönem Belediye başkanı.  Muammer ağabeyi çok heyecanlı, kimseye hiçbir ön yargı taşımayan iyi yürekli, çelebi, kabına sığmayan, temsil kabiliyeti olan, donanım sahibi, yetenekli, siyaset yapmasına ve siyasi bir kişiliği temsil etmesine rağmen benim tanıdığım insanlar içinde siyaset bu kıymetli ağabeyime göre değil diye düşündüğüm birisidir. Çünkü siyaset daha doğrusu politika şu an siyaset içinde olan değerli insanlarımız alınmasın ama ne yazık ki son otuz yıl içerisinde çok yoz ve sığ bir ortam da yapılmakta olup Muammer Daştan gibi temiz yürekli insanların yapacağı profesyonel bir iş olmasa gerek. 

Öyle ki, 12 eylül evveli katıksız (hoş halen de öyledir) bir ülkücü ve milliyetçi olan Muammer ağabeyi, 12 eylül sonrası bir konuşmamızda çok sinirlenerek, kendine göre haklı ve Bayburt’a has tavır ile “bundan sonra komenestem var mı bir diyeceğin" diyerek, bir nev’i kendine göre konjönktörün değiştiğini bu o gün için anlaşılmaz olan bir bühtan ile izah edecekti. Yıllar sonra Çanakkale de bu mevzuuyu hatırlattığımda “haksız mı demişim!” dedi, ben de değişen Türkiye ve Dünya düzeninin göz ardı edilemeyeceğini ve sözlerinde ki o gün için beni menfi olarak etkileyen  fakat yıllar sonra haklılık payı olduğuna dair bir garip duygu bırakmıştır, bir bakıma  Muammer abi haklı idi.

Neyse biz Muammer başkanı anlatmaya devam edelim: zeki, çalışkan ve yüreklidir. Vefalıdır, kadirşinastır, Bayburt’un il olduğu günkü heyecan ve neşesini yakından görenlerdenim.   Yapmacık değil, otantik bir Bayburtludur.  “koşun koşun Bayburt’un genç gençleri, mezarlara koşun, deyin ki; dedeler, neneeler kalkın görün, Bayburt il oldu, diye bağırın” diye mikrofonla  halka hitap ettiğinde  yanında Başbakan Özal ve Bakanların olduğu gün;  O, bu özel gün de şehremini olarak tarihteki yerini almıştır. Yine Çanakkale de,  ya ağabeyi harfi harfine aynen böyle anlamsız bir ifade cümle ile halka (yukarıdaki koşun koşun mezarlıklara hitabı) ettin  diye takıldığımda, bana: “Faruk, o gün mahşer günü! Ben ne dediğimi biliyor muydum” dedi. Evet Muammer ağabeyi gerçekten çok iyi niyetli ve temiz bir Bayburtludur. Tarihi bir hüviyeti, hak ederek elde ettiğine kaniyim.


Bu büyümüze ait ve onu tanıtım için yazılacak çok şey var ama satırlarımız elvermiyor ve zaten herkeste aşağı yukarı bizim kadar tanıyor sanırım. Şu an İstanbul Bahçelievler semtinde ikamet, Ömreen bereket Muammer başkanım. 


FERİT ÇAĞ


Diyebilirim ki tanıdığım ve bizim kuşaktan çok küçük olmasına rağmen değişen şartlara ve durumlara, ortamlara kendinden menkul uyum sağlayan genç bir hemşeridir. Öyle ki,  Ferit beyin arkadaş ve sosyal çevresinin yaş ortalaması kendi yaşını ikiye katlar. Çok saygılı, çelebi, güzel ve marka giyinen, zarafet ve nezaket sahibi, değişen şartlara ve dünya düzenine kendini adapte eden, karizma tik bir yapısı olan; titizlik ve hastalık (dayısı Korkmaz ağabeye çekmiş) derecesinde hijyen; güler yüzlü, evet güler yüzlüdür, şöyle ki;  taziye ve cenazelerde bile sürekli gülümseyen,  fıtratı gereği  bu özelliğinden dolayı bazen yanlış anlaşılan  enteresan birisidir. Bir gün Rahmetli Osman Bozdağ ile bir cenazeye taziyeye gitmişler,  Osman ağabeyi: “yahu  gardaş, herkes ağlıyor, üzgün ve yüzleri asık bizim Ferit hala sırıtır! ” diyerek bu ironik ve bir bakıma komik  durumu aktarmıştı. 

En belirgin özelliği;  eli açıklığı, hanedanlığı ve vefalı olmasıdır. Genç yaşta Bayburt’umuz da iki önemli ticari çıkış yapmış fakat bir türlü istediği ortamı oluşturamamış olup, maddi ve manevi bir  yıkımdan sonra kendini toparlamayı becermiştir. Öyle sanıldığı gibi hayatı ciddiye aldığı söylenemez. 


Sır taşır, ketum ve dostuna dosttur. Siyasi öngörüleri yerindedir, isabetli siyasi teşhisleri  tarafımızdan da takdir edilmektedir. Politikayı sever, siyaseti de adam gibi yapmaya gayretli olduğunu söyleyebilirim. 


Esasen,  derununda Ferit,  bir gönül adamıdır diyebiliriz. Fakat hayat veya talihi diyelim  hiç te ona,  onun  hoşgörülü tavrına ve edasına umduğu karşılığı vermemiştir. Yine de hayatı  pek ciddiye almaz, cemiyet işlerini seven ve  bu işleri severek yapan ve  yorulmayan birisidir. 


Seçkin bir yaşam tarzı sürdüğü izlenimi veren bu kardeşimiz aslında ‘aç bî ilaç’ birine rastladığında cebindeki son kör kuruşu verecek kadar da cömert  ve eli açık, merhametli bir kişiliktir. Genç orta kuşağın  yetenekli ve memleketin  istifade edeceği bilinçte ve evsafta birisidir. Kumaşı iyidir dersek doğruyu söylemiş oluruz.


Yakın zamanda küçük bir sağlık sorunu geçirmiş olan gardaşımızla  ilgili çok anımız ve yazacak çok hikayemiz var ama dediğimiz gibi bu satırlara sığmaz ve kotamızı aşarız. (Yazarken en zorlandığım kişilik Ferit bey oldu, çünkü çok sevdiğimden dolayı afaki bir şey yazmayım diye endişe duydum)

Bayburt Özel İdare OGS. Sekretaryasını deruhte etmekte olup, ADD’nin Bayburt  İl Başkanıdır. Bizim Bayburt’taki adresimizdir. Bu gönlü bol, eli açık, çelebi, karizma tik, insan sevgisi ile dolu ve yorgun savaşçı gardaşıma sağlık, sıhhat ve afiyetler temenni ediyorum. 

***
Saygı değer okuyucularım, aldığım güzel eleştiriler ve kritikler  beni ziyadesiyle memnun etmekte olup, fakat burada yazdığımız değerli insanların bazılarının ve çoğunun  Internet ortamına uzak olmalarından kaynaklanan bir sebeple yazdıklarımızı okuyamadıkları izlenimi edinmekteyim. Siz değerli okurlarımdan istirhamım bu yazı dizimizin konukları olan değerli hemşerilerimize duyurmanızı rahmetli olanların da evlatları veya yakınlarına bildirmenizi istirham ediyorum. Yani yazımızın, emeklerimizin konusu olan insanlarımızın haberleri olması, amacımızın tahakkuku açısından önemlidir.

Ayrıca burada yer almasını istediğiniz kişileri bu sitenin serbest kürsüsünde veya e- mailime yazarsanız eğer tanıyor ve biliyorsak yazarız, yine burada yazdıklarımız hemşerilerimizle ilgili olarak bir ilave yapmak istiyorsanız yine bu sitede serbest kürsüye yazabilirsiniz.




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hafıza-ı Beşer (25) Kurban Yazoğlu, Kurban Yılmaz, Ali Kemal Kumkumoğlu,İsmet Çakal

Hafızai Beşer (11) Naci Memiş, Bünyamin Kutluer, Metin Sezer, Erdoğan Kadakal, Cahit Altay

Hafızai Beşer (8) Oflu Osman, Asım Hancı, Prof. Dr. Semra Kahraman, Salih Cengiz, Nizam Sayın, Muhsin Bayburtlu,