Hafıza-İ Beşer (6) Mehmet Memiş, Yaşar Aker, Lütfi Aydınlı, Avni Sağdıç,Hükmü Pekmezci,Mehmet Kahveci,Kadir Arpalı



HÜKMÜ PEKMEZCİ

Milliyetçi Hareket Partisinin Bayburt’ta Belediye Başkanlığını kazandığı  kişidir. Saygın bir aileye mensup olup, dürüst, ciddi, vakur, arkadaşları veya yarenleri arasında iken oldukça şakacı ve espritüel,  giyim ve kuşamına özenli, temsil kabiliyeti en üst seviyede, İstanbul Türkçe’sini iyi konuşan, davudi sesi ile hamasi ve duygusal şiirleri güzel terennüm eden; sevilen ve saygı duyulan bir ağabeyimizdir.


 Buradan kendisine aidiyeti cihetiyle, “siyasette ayak ve şark kurnazlığının” geçerli olduğu (maalesef öyle) bir atmosferde politik argümanları zamanında tespit ve ona göre bir strateji tespit etmemesinden dolayı,  siyasetin doğası gereği ve karakteristik yapısı  içinde maalesef oyunu kuralına göre oynamamasının  hem kendisine hem de Bayburt’umuza telafisi zor yıllarını kaybettirdi diye bühtan etsek bilmiyorum bize kırılır mı? Deniliyor ki, Hükmü başkandan sonra Bayburt bir beş yılını kaybetti.
Halefi olan Sayın Başkanı tanımam, kesinlikle şahsı ile ilgili bir kaygı gütmem. Yani  siyasi bir kanaatin propagandasını veya savunmasını yapmak  kaygısıyla değil, sadece kendi içinde nevi şahsına havi bir hayıflanmanın tezahürü bir metin ortaya koymaya çalışıyorum. Sadece benim değil, genel bir sızlanmayı anlatmaya çalışıyorum. Yoksa bir Sayın Belediye Başkanını karalamak ve bir diğerini empoze etmek değildir muradımız…fakat bu sayın başkanı müteakiben şu an lokal olarak da memleketimizin hazin durumu ortada, kelimenin gerçek manasıyla bir yıkım! Maalesef Bayburt’umuz şu an duçar olduğu durum Zihni’nin 1870 ler de yazdığı meşhur “Koşma” sında çizdiği tablodan daha vahimdir.

Hükmü Başkanın bilaistisna herkes gibi,  şehreminliği takdir etmekte, her bakımdan bu görevi en üst düzeyde yapacak biri olarak gördüğümüzü de belirtmeliyiz.

Neyse biz Hükmü ağabeyimizin cemaziyülevveline dönelim, Belediye Başkanlığından evvel, Lise Müdür yardımcılığı, öğretmenlik, Şube Müdürlüğü ve Kültür ve Turizm İl Müdürlükleri görevlerini başarı ile deruhte etmiştir. Yüz akı bir kamusal hizmet geçmişi vardır.

Deruhte ettiği ve uhdesine aldığı her görevi gerektiği gibi yapmış olup, fiziki yapısı ile sportif bir  vücut yapısına sahip, gençliğinde Ülkemizin sayılı boksörleri arasında idi. Ülke çapında şampiyonlukları olduğunu biliyoruz. Derler ki yüzünde kırılmadık kemik yoktur.

Fiziki yapısı gibi sağlam karakterli bu ağabeyimizin kamusal  ve sportif başarılarını amiyane tabiri ile “bileğinin gücü ile aldığını” söyleyebiliriz. Bayburt’ta ikamet. Ahir ömründe sağlık, sıhhat ve afiyetler Başkanım.

Mehmet Kahveci Efendi
MEHMET KAHVECİ

Memleketimizin, “ak sakallı” diye tabir edilen, zahiri ve batını ilimlere vakıfıyeti  ve hakimiyeti olan; saygın, kendi zaviyesinde müstesna bir yeri olan, herkes tarafından sevilen, hürmet ve tazim ile anılan bir ulu çınarı idi.

Öyle ki, hastalara şifa olsun maksadı ile hiçbir maddi karşılık beklemeden muska tabir edilen (asla ve kat’a bu işleri sahtekarlık mesabesinde yapanlarla hiç ilişkisi olmayan, Allah’tan ziyadesiyle korkan) Kitabımız Kur’an dan şifa ile ilgili ayetlerini yazıp vermesi veya bu ayetleri hastaya şifahen de okuyarak faydalı olabilmekteydi. Biz bu işlere öyle inanan biri değiliz. Fakat bu büyüğümüzü çok yakından olmasa bile tanıdığımızdan dolayı nevi şahsına havi yaptığı bu amellerin öyle boş olmadığına da şahitlik ederiz.  Bilenler bilir.

Nurani bir yüzü vardı. İlmiyle amil olduğunu duruşu ve vakarı ile hissettirirdi. Saat kulesi karşısında evlatları ile mütevazı bir dükkanda esnaf olarak hayatını idame ettiren bu büyüğümüz manevi ve uhrevi konulara hakimiyeti yanında edebi ve kültürel meselelere hatta siyasi konjönktöre dair de bilgi ve malumat sahibi idi. Yani öyle kuru-sıkı, şark mukallidi olmadığını biliyoruz. Edebiyat ve Tarih ile ilgili olarak tahlil ve fikri mukayese yapabilecek alt yapısı, birikimiyle bu işlere meraklı olan edebiyatçı ve tarihçilere de  yardımcı olurdu.

Arapça ve Osmanlıca ya hakimiyeti vardı. Kısaca ilmiyle amil, değerli, gök kubbemize yer eden ulu bir çınardan bahsediyoruz değerli hemşerilerim.

Tasavvufi bilgilere son derece vakıf olmasına rağmen sûfi olmadığını biliyoruz. Fakat ilmi ile müsemma   olan bu büyüğümüzün “istikamet üzerinde” yaşadığını ve amel ettiğini herkes teslim eder.

Çok bilgili ve bilge bir tarzı olan bu büyüğümüze bu kazanımlarından dolayı, “kıvırzıvır” lakabı da verilmiştir. Yani, bilen  ve malûmat sahibi olan, anlamında yerel bir unvan.

İlerlemiş yaşına rağmen son zamanlara kadar insanlara yardım etti. Murat (Canan) Ergül ağabeyimin bu büyüğümüzle ilgili bir anısını anlatmak gerek diye düşünüyorum; Canan ağabeyi; “ortaokul öğrencisi idim, ellerimde ergenlikten veya soğuktan kaynaklanan yara ve sulu iltihaplardan dolayı doktor reçetesi ile almış olduğum ilaçlar fayda etmeyince, diyor:, babam rahmetli ile (derici Kemal) rahmetli kıvırzıvır efendi büyüğümüze  gittik, ellerime baktı, uzat ellerini dedi, bir iki ayet okuduktan sonra iki elini ellerimin üzerine koyarak, sıvazlayarak, koy şimdi ellerini cebine dedi ve hadi şifa Allah’tan diyerek bizi yolcu etti. O zaman rahmetlinin dükkanı tabakhane caddesinde idi, oradan saat kulesine gelene kadar ellerim cebimde, sabırsızlıkla saat kulesi dibinde cebimden çıkarttığımda ne sızı, ne yara nede iltihap kalmıştı, bu bir mucize idi.”

Evet, böyle mucizevi bir  durum karşısında canlı şahidini bizzat dinlediğimiz ve olayın tanığının da (Canan Ergül) aynen bizim gibi hurafe ve afaki olaylar karşında ki kanaatlerini bildiğimiz için, bu durumda; “allahüalem!” demekten başka bir yorum yapamıyoruz. Allah’ımızın ayetlerinin şifa olduğuna dair bir tespit ve mucizevi yaşanmış olay diye müteala etmek daha doğru olacağı kanaatindeyim.

Bu ulu çınarımıza Allah’tan rahmet, mağfiret ve aff niyaz ediyorum.

Hoca Yaşar Aker ve Zeki Kutur (padişah)
YAŞAR AKER

İşte gerçekten Bayburt kültürünü hakkıyla bilen, taşıyan, temsil eden; Bayburt’a ait kültürel ve kazanımlara havi engin bir bilgiye sahip kişilik.

Hoca Yaşar diye anılan bu değerli baba dostu büyüğümüz, asilzade bir aileye mensup, giyim ve kuşamına önem veren, temsil yeteneği olağan üstü, karizmatik,  nüktedan, kültürlü, arkadaş ortamlarında ağır yarenliği olan, şakacı, neşeli ve vakur duruş sergileyen birisidir.

Bayburt kültürüne hakimiyeti tartışılmaz, otoritedir. Türkülerimizi en orijinal haliyle notalarıyla terennüm ettiğini biliyoruz. Barlarımızı en iyi yorumlayan ve geçmişten bu güne otantik olarak oynayan bir üstattır.

Kültürel ve sosyal etkinliklerin vazgeçilmez nazenin bilirkişisidir. Oldukça güzel bir Türkçe’si olmasına karşı Bayburt şivesini tercih eder. 

Bilge bir edası vardır.  Hukukçudur, ülkemizin bir çok yerinde hakimlik, savcılık, yanlış hatırlamıyorsam noterlik yapmış olup, 1970'li yıllarından itibaren memlekette  avukatlık yapmaktadır. Mazisi temiz, asil bir duruşu olan bu büyüğümüz az biraz da aristokrattır desek yanlış olmaz sanırım.

Bayburt’ta ikamet. Bu sayın büyüğümüze de ahir ömründe sağlık, sıhhat ve afiyetler diliyoruz.

MEHMET MEMİŞ

Namı diğer Hoca Mehmet… 
Bu eğitim duayeni büyüğümüz; ilerleyen yaşında bile tam bir Bayburt delikanlısıdır. Hayatı dolu-dolu yaşayan, güler yüzlü, çelebi, hüsn-ü zan sahibi, giyim ve kuşamına önem veren, kendine has bir tavrı ve edasıyla; nezaket ve zarafet erbabı bir büyümüzdü. Uzun boylu yakışıklı ve temsil yeteneği olan; vaktiyle Bayburt İlçe İlköğretim Müdürlüğü görevini deruhte ile müteakiben bu görevinden sonra emekli olmuştur.

Yetiştirdiği öğrencileri şu an ülkemizin çeşitli yörelerinde kamusal ve özel sektör bünyesinde onun verdiği tedris ile milletimize hizmet etmektedirler.


Bayburt’ta iki hoca Mehmet olarak anılan ve bilinen hoca Mehmet’ten ikincisidir (yaş hiyerarşisi açısından). Birinci hoca Mehmet: Mehmet Hocaoğlu’dur. İkincisi de Mehmet Memiş hocamızdır.

Hoca Mehmet amcamız, çevrede saygın ve önemli bir kişilik olmasına rağmen, hayatını çok natürel, mütevazı ve halktan biri olarak yaşamıştır. Varlıklı ve asilzade bir aileye mensup olup, eli açık cömertti. Siyasi bir duruşu yoktur, fakat milli ve manevi meselelerde oldukça hassas olduğunu herkes bilir. Yakın senelerde rahmeti rahmana intikal eden bu baba dostu büyümüze rahmet, mağfiret ve aff niyaz ediyoruz.

LÜTFİ AYDINLI

Lütfi Aydınlı
Diyebilirim ki, dönemi itibariyle Bayburt’umuzun en yakışıklı, sakin, beyefendi, çelebi, herkes tarafından sevilen ve sayılan; saygın ve mütevazı bir aile yaşantısı olan,  Şingah Mahallesinin vaktiyle; “Çarıkçılar” diye anılan asilzade bir ailesinden, kendi halinde, vefatından 15 gün öncesine kadar ilerlemiş yaşına ve habis (akçiğer kanseri)  bir hastalıkla mücadele etmesine rağmen mesleği olan “kunduracılığı” icra etmiş etmiş olup,  “ayakta ölmek” deyimini vakur duruşuyla adeta ölüme meydan okuyan,  ümmid-i visal’e giden rutin bir yol olarak gören,  öyle de Rabbine  kavuşan, yiğit, onurlu ve gerçekten Bayburt’ lu olmanın ayrıcalığını taşıyan saygın bir kişilikti Lütfi Aydınlı. 


Şingah mahallesinde yetişen  bu karayağız büyüğümüz,  yüzü ve yüreği gibi fıtren de güzel bir insandı.


İlkokul mezunu olmasına rağmen bilenler bilir, yağlı boya tabloları, duvar resimleri yapar ve hat yazabiliyordu. Belediye ye ait mızıka takımında da vaktiyle müzisyen olarak kültür hayatımıza katkıları olmuştur. Osmanlıca yı kendi çabaları ile öğrenmiş, yazıp okuyabiliyordu. Osmanlıca roman ve şiir kitaplarını son zamanlarına kadar saklardı.

Mütevazı bir küçük bir esnaftı, fakat kendisinden dinlediğim kadarıyla gençliğinde Çarşı Hamamı işletmeciliği ile sinema işletmeciliği de yapmıştır. Herkes tarafından saygı ile anılan bu büyüğümüz, zengin fakir, içtimai ve iktisadi mevkii ne olursa olsun herkesle diyalogu olan birisiydi. Haksızlığa tahammülsüzlüğü söylenmektedir. 60 yıla yakın esnaflığı örnek gösterilecek bir evsaftadır. Sağlam karakterli idi. Hiçbir banka ile veya Esnaf kooperatifinden  kredi almadığını ve kendi yağı ile  kavrulmayı yeğlediğini biliyoruz. Bu durum ve  ilkesel tutum  genel olarak Bayburtlu eski esnaflarda bir prensipti.  Bu insanlar maalesef artık yetişmiyor.

Çocuklarına, ailesine, eş, dost ve komşularına tutkunluğu herkes tarafından takdir edilen bu değerli insanın damadı olmaktan her zaman iftihar etmişimdir. Allah (CC)’tan kendisine rahmet, mağfiret ve aff niyaz ediyorum.

KADİR ARPALI

Kadir Arpalı büyüğümüz, memleketimizin mümtaz bir simasıdır. Tüccar ve eşraftan olup, hanedan, alicenap, güzel giyinen, güler yüzlü, hatır ve gönül erbabı, kabiliyetli, prensipli, sportmen, seçkin ve aristokrat bir yaşam tarzı olan iş adamlarımızdandır.

Sakin, az konuşan, vakur ve Bayburt kültürünü özümseyen ve öyle bir veche sahibi, temsil yeteneği olan maddi kazanımlarını memlekette değerlendiren ve o  şuurda bir büyüğümüzdür.

Gençliğinde güzel futbol oynadığını dinlemişizdir. Kurtuluş Spor’un sol iç mevkiinde oynamış ve unutulmaz kaptanıdır.

Mütevazı bir kişilik olduğu için fazla göz önünde olmaktan imtina ettiğini düşünüyorum. Yardımsever ve müşfiktir. Hayır ve hasenat işlerinde gizliliği tercih ettiğini sanıyorum. Doğrusu da odur sevgili hemşerilerim.

Temsil yeteneği ve kültürel bir birikim sahibi olmasına rağmen siyaset ve diğer sivil inisiyatiflerde ön sıralarda olmayı pek tercih ettiği söylenemez. Fakat desteğini de esirgemez, yapar. Herkese ismi ile hitap eden, nezaket ve zarafet sahibi bir değerimiz olup, halen Bayburt ta ikamet.

Ahir ömründe sağlık, sıhhat ve afiyetler dileriz sayın  Kadir ağabeyimize.

AVNİ SAĞDIÇ

Avni ağabey Bayburt’ta tanıdığım ve feyz aldığım bir kişilik! İ
yi insan
, neşeli, alicenap, cömert, paylaşmayı seven, çelebi, alçak gönüllü, çocukla çocuk olabilen mütevazı, 
temsil yeteneği olan, saygın;  hülasa adam gibi adamdır. Öyledir çünkü; Avni ağabey, gerçekten yukarıda sıraladığımız örnek insan umdelerini fıtri olarak kendinde rafine eder ve öyle de yaşar..  Bilenler bilir. 

Aslen Abrans (Akbulut) köyünden olup, Bayburt ta kahvecilerin piri olarak nam salan bu değer, ayni zamanda nüktedan, hanedan, güler yüzlü, herkesle iyi ilişkiler kuran, yardımsever, cenaze ve düğünlerden eksik olmayan, cemiyet ve toplum adamıdır. Mesleği gereği  bohem  yaşantısı döneminde  bile bu özelliklerini muhafaza etmiştir.

Cenab-ı Hakk O’na Hac’cı nasip etti ve o’da bu güzel huylarına ve fıtri özellikleri arasına her Müslüman’a nasip olmayan bu güzel unvanı ilave ederek Hac’ı olmanın verdiği ağırlığı taşımaya gayret etmektedir.

Radikal denilebilecek kadar mevzii bir Bayburt sevdalısıdır. Ülke ve lokal olarak memleket meselelerine müdrik ve çok hassas, kırmızı çizgileri ihlal edildiğinde babasını bile kıracak  kadar da milli ve manevi değerlere sahip ve şuurlu bir Türk Milliyetçisidir.

Dostluğa önem veren, vefa duygusunu iliklerine kadar yaşayan merhametli güzel bir insandır. Halen Bayburt ta ikamet, Ömreen bereket Avni ağabeyim.

***

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hafıza-ı Beşer (25) Kurban Yazoğlu, Kurban Yılmaz, Ali Kemal Kumkumoğlu,İsmet Çakal

Hafızai Beşer (11) Naci Memiş, Bünyamin Kutluer, Metin Sezer, Erdoğan Kadakal, Cahit Altay

Hafızai Beşer (8) Oflu Osman, Asım Hancı, Prof. Dr. Semra Kahraman, Salih Cengiz, Nizam Sayın, Muhsin Bayburtlu,